erg

‘uyudum’

kisa kisa unutma

10 Haziran 2011

ozgur. saatlerce bak. konus konus. yolda gibi ev. yirtik kot guzel degil. anne cope at. mont. inci kupeler. sevgili videosu. kolyeleri taktim. e guzeller de. sonra gidicez. iki araba. dur kolyeleri de veriyim. ay yanlis yol. kaldirimdan don. gece. dur merhaba ve ozguru al. a bu arkadaki teyze kim. siktir git teyze lan. yerde hayvan surusu. gecsin de gidelim. kaplumbaga ustu hayvancik. kaplumbaga taksi herhal. kitle kapiyi ozgur aaay. hahaha ben gene burdayim teyzesi. kapali kapidan gecen kabus hayalet teyze.

uc gun ortaya karisik

09 Haziran 2011

dersine girdigim hoca fenciymis. bombos ama dolu amfi. on taraf olmasin diye arkadaki basamaga oturan ben ve birkac arkadasim. adamin hiiic bir dedigini anlamayinca, gizlice dersten kacmak ve dersi drop etmek icin gerekli merciyi ararken, mahir hocayla karsilasmak. o arada onurun ders kitaplari da koridorda yerlerde surunuyordu ve etraf oyle bir gecer ki hastanesi koridorlarina benziyordu. oncesinde kure icinde hapsolmus konusan ve hali hazirda hasta olan kiza yardim etmeye calisan kopegim elimdeydi. camdan ve parlakti. sus sus bakalim nesi varmis kizcagizin, yavrum yazik dedim ona. susup dinledik. kumas paravanlar ardindaydik, kitap fuari gibiydi neden bilmiyorum. sonrasinda bir ev, ama tamamen bulanik sisli olan biten. bir de en oncesi vardi sanki, ilk gun. onu tamamen unutmusum galiba.

kayip tarih (bir sali)

07 Haziran 2011

canakkale. bahceden ciktim, iki kisiyle. aslinda yoldan, saga dogru gidecektik. albayin oradan gitmek istedim ama ben, bir sey gorup de. iniyoruz. denizin ortasina ev yapmislar. yuksek beton duvari denizi nasil da kesmis, ufaltmis. yan yana su icinde temeller. insanlar almak icin bakip, inceliyorlar. ama nasil olur ki. yuruyoruz. biraz sonra satis ofisini goruyorum. adam. sordum. artik sit alani degil buralar dedi, bir seyler. uzgunum, icim bunaldi. kac ev yikildi, gerci bizimki duruyor ama. hani nerede o cocukluk yazlari. yurumeye devam ediyoruz. annemlerle ilerdeki avmde bulusacakmisiz. ismi turkbuku. bir suru var, kocamanlar. denize sifir. kolay bulamadik turkbukunu. ay guzelligin icinden gecip, sinirlenip, surgulu cam kapidan disari cikip, uc basamakta bir degisen ve sonu sandalye olan merdivenden asagi indik. sulara bata cika avmyi bulduk. tirmandik, tirmandik. cafedeyiz ama bunu gecip oburune gitmemiz gerekiyor. bir masa kalkip, yol acilmadan cikilamiyormus yalniz buradan. kapana kisilmis gibi ne bu sacmalik. duvar kosesinden atlayip, otomatik kapidan acik terasa dogru ciktik. koselerden de sular akiyordu taslara dogru. feng shuimsiydi. vu. cok modern, cok mistik ve.

tasinacaksan tasin, yoksa da artik haber ver

02 Haziran 2011

bu aralar ust kattaki komsularin evden cikip cikmayacagina cok takilmis durumdayim korkarim; keza:

oturdugum daire, cikis kapilari birbirlerine bakar sekilde ayni avluya acilan bir apartmandaymis meger. her kapida toplam uc kat var, arada birkac butik, birkac dukkan, cogunlukla tanidik insanlar. hepi topu da alti yedi kapi var yok. sol taraftaki bir kapinin, giris kati benim. ayni yerden giriyoruz da, nasil farkli dairelere variyoruz sevgili komsularim ile; orasi mechul maalesef. camdan cama birkac sohbet yaptim. birkac butik gezdim. tam karsimdaki kapinin en ust katinin catisini icten gordum sonra, yuksek tavanliymis meger daire. butun camlarini acmisti komsum, tavandan bir seyler sarkiyordu ve komsumun az biraz fakir ve pis oldugu kanisina vardim. sonra da hic olmadi bu tasinsa da, ben oralari tamir edip temizleyip guzellestirmenin bir yolunu bulurum diye dusundum. yine de; bahar, yaz kokan, sevimli, sicak bir ruyaydi.

ev bulmak zor yahu

07 Mayıs 2011

kiralik evi geziyorum. kadinla konusmalarimi hazirlamisim onceden. son derece ikna ediciyim. ogrenciyim ogrenci, masraflarimi da ailem karsiliyor, parayi asla dert etmeyin diyorum. serbest calisiyorum diyemem ya. sahane anlastik ama kadinla. ustelik evi de cok begendim. sonra sanirim bahceye bakalim diye beraberce asagi indik. hava karariyordu. kadinin evi sitedeki en on apartmanmis, icerden oyle durmuyordu. kose basina kadar gidip oradaki devasa agaclarin yanina dogru egildi. sokaklarda olur ya hani, su giderleri. oraya elini sokup bir agac cikardi disariya. ama nasil esnek ve nasil buyuk. hooop sagdan gelen deniz manzarasinin yarisini kapatti. kavak sanirim, genis genis boooyle. ben bazen gizliyorum bunu ki denizi de gorebileyim evden dedi. saskinlikla bakiyorum ben. sonra da neden evden cikiyor oldugunu konusmaya basladik. yeniden apartmanlara dogru gitmeden once, bir yerde ellerini ayaklarini yikadi kadin, atlarin su ictikleri yerlere benziyordu, yaninda da tulumba vardi. yuruyup yon degistirdik, gel gel dedi bana. meger en on blokta sahane bir lebiderya daire bosalmis, bunlar da kendi evlerinden cikip oraya kiraya gitmisler. gel gel gostereyim deyince, hop evlerine misafir oldum. saray varmis onde, burasi da onun misafirhanesi gibi alcak ama genisce bir bina. daire girisi garipti, surekli merdivenlerden cikip, pembe bir esikten atladik. evde kocasi ve cocuklari da vardi. mutfaga gidip icecek bir seyler yapiyoruz kendimize. mutfak da nasil dar nasil dar, devasa kahverengi eski ama sahane bir dolap var cunku sagda boylu boyunca, resmen gecemiyorsun yanindan, boyle surune surune. cok sicak ve zevkli dosenmis eve hayran kaldim tabii ben. ama kiraya verdikleri daire de cok guzel be. tutayim ben bunu oh, hem kadin da sevdi beni asla sorun cikmaz diye dusundum sonra. mutluydum, hava kararmisti.

feribot kolasi

06 Mayıs 2011

cuma gecesi, cumartesi sabahi. feribottayim. yukarida oturuyorum. etraf da bayagi kalabalik, ayrica canli bir takim etkinlikler var. bir adam bana kutu light kolalar atmaya basladi bir anda, saga sola cekilip kurtuldum hepsinden. adamin dusmanligi gecmedi yalniz, oturdugu yerden bana yol boyunca kotu kotu bakip durdu. yanasmaya basladigimizda, feribot sunucusu oyku, acelesi oldugundan hemen bitirdi konusmasini, hoscakal hoscakal yapti herkese, benim de yanima gelip kalabalik arasindan ellerime uzanip tuttu, tanisiyoruz onceden, sikma canini o adamin kendi sacmaligi hadi in sen de bir an once de git dedi. gitti. toparlanip kalktim, asagida annemleri bulup bineyim artik arabaya. merdivenler bitmek bilmedi, in in in. eski vapur merdivenleri gibi ahsap, hafif genisce ve karanlik. arkamdan biri uzanip omzuma dokununca urperdim, kola adami zannettim. meger gizemmis. gizemi cok severim. e hadi cikisi bulalim gizem beraber, kac dakika oldu inemedik aaay. sonra asagida feribotun arabalarin oldugu bolumundeyim, kocaman metal beyaz. insanlar koseden cikiyorlar gerci ama, olsun buradan da gecebiliriz. ilerledim, gittim gittim, onume bir merdiven cikti. ama yukari dogru. devam edince yeniden yolcu salonuna dondugumu farkettim. e ulan, cikis nerede ki. kosarak asagiya indim, tek gordugum dalgalar dalgalar. allah kahretmesin, yeniden hareket etmisiz meger. kaldim oyle, ne yapicam diye dusunuyorum. ay neyse ki gizem var, o da inemedi. geri donuyoruz mecburen, her nereden geldiysek artik.

boluk porcuk sinav kopyasi ruyasi

05 Mayıs 2011

okul binasindayim. ilkokulda, modada.  zeliha hoca derste. yeniden birkac sinava mi girecek misim nedir. hocam beni zor tanidi. okulun icinde dolasip, geziyorum. sonra kadikoye ciktim. dolmuslara binmeden biraz babet bakayim diye dusundum. derken ikinci gun. yine sinav. gittigim okulda sinav yeri yok muymus ne. bir suru kisi az uzaga dogru yuruyoruz mudurun talimatiyla. gittigimiz yer panayir kivaminda, tas bloklarla suslu bir kocaman acikhava tiyatrosu. bloklardan sira sira yerin altina dogru inip, orada bir yasli kadinla bulusuyoruz kisa bir sure icin. kadinin dediklerini anlarsan, sinavda sanslisin. bir nevi sifreli kopya. asagisi da yerebatanimsi az los ama genisti. falan.

at yarisi

03 Mayıs 2011

lunaparkta at yarisi oynamaya gitmisiz. sevgili, ben, bir de bir erkek arkadas. hani top atiyorsun top atiyorsun, numarali kutulara sokuyorsun da atin ilerliyor, heh. ama toplari kendi delikleri olan ve camin en ucunda duran kocaman bowling topuna atiyorsun; toplar da icice sokulmus corap ciftleri. bu arada sevgilim arabayi kitlemeden gelmis. hemen oyunun onune kadar arabayla nasil girdik, onu bilemiyorum. neyse. bir sey almaya gidiyorum arabaya, uc tane adam var, kaputa oturmus sohbet ediyorlar. beni gorunce az duzeldiler ama kalkip da gitmek diye bir durum yok, terbiyesizler. ben kapiyi acip iceri girer girmez, bir kargasa oldu, onden benim cuzdani, bagajdan sevgilimin laptopu kapip kosmaya basladilar. birkac adim sonra cuzdani attilar geri yere, icinden kartlari paralari almisim ben meger, nedense. olasi hirsizliklara cok hazirlikliyim demek. peslerinden az kostum, oyun tarafindan bizim adamlar da cikip kostular falan, ama faydasiz, yetisemedik. geri donup arabayla takip etmeye karar verdik. surduk surduk, sonra kuytu bir kosede durduk. arabanin ustu de birden acik oldu. acik arabada onlu arkali bos bos oturmus, adamlari ariyoruz, nasil ariyorsak. zihin gucu. o arada pat adamlar bitiverdiler yanimizda. onumuzde durdular, bakisiyoruz. bam bam bam vurdular bizi, meger silahlari varmis lan, heyallahim. a ama olmedik biz. neden olmedik diye dusundum boyle bir. haaa kurusikilarmis bunlarin silahlari herhalde diyorum kendi kendime salak salak. kac kovala kac kovala oldu yine bir sure. derken sanirim zaman atladi, acik bir arazide yanimizda adamlarla arabaya dayanmis duruyoruz. arkadas olmusuz iki saniyede. onumuzdeki kocaman apartmanin sag blogunda bir kiralik daire vardi, bizim bilmemkimin dedi o cocuklardan bir tanesi. sonra da o anda apartmanda devam eden bir kavgayla ilgili dedikodu yapti, biz kulak kabartmis kavganin seslerini dinlerken.

casper the friendly ghost

28 Nisan 2011

sevgilim evden ayrilirken kolonun led bolumune kelime kelime ozel bir not birakmis. sonra babam gelince muzik dinleyesi tutuyor ve notu goruyor. canim _ sevgilim _ seni _ cok _ seviyorum. ay kizim bu ne filan diye bana sordu. ahaha.

sonrasinda da ucuk kacik seyler oluyordu. kalabaligiz, karanlik bir evdeyiz.  birimizin bir gucu var, beyaz zaten yuzu casper gibi. hayatini o guc ile idame ettirdigini itiraf etti bize. hatta gucun ismi de “book”. bir muddet sonra guc el degistirdi zaten, her nasil olduysa; ben de tecrube ettim. boyle etrafta cizgiler planlar yazilar goruyorsun, havada; bu sekilde her seyi cozuyorsun, satiyorsun, biliyorsun. vesaire.

hatirla hadi hatirla

26 Nisan 2011

dun: kadikoy in yalniz sokak otel merdiven ebru falan oda mistik.

bugun: canakkale izle dogumgunu gitme annelere kiz yukarda dus garip dus ama sonra birden git heyloyloy sonra manikurcu saclara garip seyler falan.

(ayin yirmisinde bunu yazmisim, da ne demek istiyorum acaba…)