erg

feribot kolasi

cuma gecesi, cumartesi sabahi. feribottayim. yukarida oturuyorum. etraf da bayagi kalabalik, ayrica canli bir takim etkinlikler var. bir adam bana kutu light kolalar atmaya basladi bir anda, saga sola cekilip kurtuldum hepsinden. adamin dusmanligi gecmedi yalniz, oturdugu yerden bana yol boyunca kotu kotu bakip durdu. yanasmaya basladigimizda, feribot sunucusu oyku, acelesi oldugundan hemen bitirdi konusmasini, hoscakal hoscakal yapti herkese, benim de yanima gelip kalabalik arasindan ellerime uzanip tuttu, tanisiyoruz onceden, sikma canini o adamin kendi sacmaligi hadi in sen de bir an once de git dedi. gitti. toparlanip kalktim, asagida annemleri bulup bineyim artik arabaya. merdivenler bitmek bilmedi, in in in. eski vapur merdivenleri gibi ahsap, hafif genisce ve karanlik. arkamdan biri uzanip omzuma dokununca urperdim, kola adami zannettim. meger gizemmis. gizemi cok severim. e hadi cikisi bulalim gizem beraber, kac dakika oldu inemedik aaay. sonra asagida feribotun arabalarin oldugu bolumundeyim, kocaman metal beyaz. insanlar koseden cikiyorlar gerci ama, olsun buradan da gecebiliriz. ilerledim, gittim gittim, onume bir merdiven cikti. ama yukari dogru. devam edince yeniden yolcu salonuna dondugumu farkettim. e ulan, cikis nerede ki. kosarak asagiya indim, tek gordugum dalgalar dalgalar. allah kahretmesin, yeniden hareket etmisiz meger. kaldim oyle, ne yapicam diye dusunuyorum. ay neyse ki gizem var, o da inemedi. geri donuyoruz mecburen, her nereden geldiysek artik.

yorum yaz