erg
misafir ruyalar hatirlamiiyorum konustum uyudum

buz

29 Haziran 2011

kalabaliktik. buzlarla ortulu bir iklimde, nedense, kocaman yuk gemisi gibi bir yerden inmeye calismaktayiz ailece. aydin arkadan ittirdi ittirdi, o arada cantami icerde unutmusum. tekrar geri donmek zorunda kaldim. hava puslu ve soguktu.

kirmizi gomlek

25 Haziran 2011

sevgilim benim odamda uyuyacakmis, ama ailemin haberi yok. tam saklayamadan, pat iceri biri girdi ve planlarimiz bozuldu. sonra dert anlatip, konsere yetismek uzere disari ciktik. hava da daha aydinlik. az yuruduk ki, uzerinde kirmizi gomlegi ve guzel kotuyla babam hafifce kosarak yanimiza geldi, yaninda da annem var pufur pufur bir elbiseyle. eslik edelim size yururken, hem konusmus oluruz dedi babam, son derece sicakkanliydi. uykumda sasirdigimi net hatirliyorum. diger detaylariysa ruyanin, zaten kayip.

(kasvet/l/t/e kos, bir daha)

24 Haziran 2011

karanlik bir egitim sinifina, ders sonrasi saatte – bosken, ve disarida hava gercekten rezaletken; giriyoruz. iki kisiyiz, masanin uzerine benim icin birakilmis olan zarflari aciyoruz tek tek. davetiyelerdi. bir tanesi hulya avsarin dugun davetiyesiydi, iyi hatirliyorum. kucuk brosur gibiydi, birkac sayfa tamamen hulyanin fotojenik pozlariyla kaplanmis boyle. gozleri oldugundan cok daha mavi, neredeyse korkutucu, mavi isik disari suzuluyor. falan. sonra kapidan cikip tek basima kosmaya basliyorum. viyana sokaklari gibi. yuksekce olan topuklarim nedense beni hic rahatsiz etmiyor, hic bir yere batip cikmiyor. arnavut kaldirimlar sanki yeni yapilmis asfalt. uzerimde bastan asagi siyah kiyafetler vardi, yagmur da var, nasil islaniyorum. pelerin ya da onu acik pardesu oldugunu zannettigim sey, dalgalanip duruyor. cok kostum, yoruluyorum sonunda. yuksekce bir duvardan saga donuyorum tutunarak. durdum orda bir muddet. etrafta da kimse yok, neden ki.

suya dusen zenci bebek yuzunden:

22 Haziran 2011

gidecegim yere beni babam annem ve galiba akrabam olan bir kiz birakiyor. dev gibi bir aractan, hava kararmisken iniyoruz. bagajdan cantam cikartiliyor, babam bir sira araba icinde bos buldugu yerine parketmis. cantami almaya calisirken, en uste koyduklari bir takim seyleri yere dusuruyorum. dusme sesini duyuyor, ama yerde bir sey goremeyip, bir kac adim atiyorum. sonra yerdeki deligi farkettim. genisten baslayip daralan, kulah seklinde bir seydi. birkac gazete kupurunu elimle tuttum ucundan, tam o sirada onlara dayanarak orada kalabilmis minik ama sert bir sey dibe dogru yuvarlanip, oradaki delikten culp diye suya dustu, kayboldu. anneme donup, neydi ki o acaba bakisi attim. ve annem bana cok sinirlendi. akrabam kiz, kupurleri elimden alip cantama sokusturdu, sonra da o koydugumuz uc bebegin bir tanesiydi herhalde dedi. babamsa cantamdaki mucevher kutusunu dusurdugumu dusunuyor, ben de ne olacak o pirlanta kolye, hadi yuzukleri filan bosver diyorum kendi kendime. homurdanip bizden uzaklasan anneme seslenmek isteyip, seslenemiyorum cunku gereksiz yogun ve nereden geldigi anlasilamayan bir gurultu basliyor etrafta. arkamizdaki taksiye dogru donuyorum, annem uzaga gitmis bile coktan. taksinin icinde ve disinda adamlar var bir suru. kalabalik da oldu etraf. vapurla gidecekmisim ben, aksi yone iskeleye dogru donup bakiyorum. ne zaman kalkacak bu allaskina baba, gitsem artik. oradaki kocaman saate baktim sonra, aksi yonde isliyordu ve saat onikiyi on geciyor gibiydi. oniki ikinin yerinde, iki de altiya dogru kacmis. arada da tum saatler yok zaten. beynim bulandi, ama soru sormadim. o arada annemin geri gelip ondeki taksiciye bir sey uzattigini ve bunu kizima verin dedigini gordum. taksiye kafami sokuyorum, adamin elinde bir kutu. a kolyem de orada, yuzuklerim de. e peki anne madem bu sendeydi sen neye sinirlenip de gittin heyallahim. savsakligima sinirlenmistir kesin. annneaag seklinde bogrundum, geri gelsin diye; bu defa sesim cikti. sonra beklemeye devam ettik. bir turlu gidemedim.

turkcell ruyama sponsor olmus

15 Haziran 2011

serviste gidiyoruz. on siraya oturmadim, cunku en sagdaki kiz benden haz etmiyor. mus. bir arka sirada, sokagimiza gelmeyi bekliyor, etrafi izliyorum. ineyim ben bilmemne amca dedim ona dogru seslenerek, sonra sokaga bakiyorum. e burasi evet ama neden her sey degisik. apartmanlar, renkler, agaclarin yerleri, dukkanlar. herhalde dedim, bizim bir ust/alt sokak burasi, oyle olmali. sofor amca istedigim yerde beni birakmak istemedi, caddeye dogru devam ediyoruz, sola cekti bir bosluga, durduk. benimle beraber, herkes asagi indi. karsimizda bir kiz var. sonradan farkettim ki, survivor kizlarindan bir tanesi. elinde turkcelle ilgili bir reklam var. kutular, toplar, kagitlar. herkese bir tane verdiler, oradaki tasin uzerine siralandik, oturduk. acik hava tiyatrosunda, gosteri izlemeye gelmis gibi bir halimiz var. ben gizemlerin arasindayim, bir tarafimda bingol, diger tarafimda cizer. minik, plastik, kabarik hayvancigi boyuyorum rengarenk. o arada baska biri onumuzde bir turkcell vazosu gezdirmeye basladi. ince uzun murano mubarek, yerlere kadar. icinde binlerce sim kart var. kendininkini cikartip, onun icine atiyorsun, ve sana yeni bir turkcell veriyorlarmis. aman dedim yok, ben memnunum degistirmeyecegim. sonra, boyadik boyadik. boyadik.

(ruyalarima bile reklam verdiniz ulan resmen. allah sizi bildigi gibi… bogulun o banknotlarin icinde.)

farz-i muhal

14 Haziran 2011

(ben buraya sonra tamamlamak uzere bir seyler yazmistim, ama silinmis. bu bir ruya farzedin.)

sen yapma teyze

11 Haziran 2011

melis oy verirken, teyzemin de perdenin arkasina gectigini gordum. uzaktan, bakiyorum. bir seyler soyleyip soyleyip, nereye neyi nasil basacagini da anlatarak, teyzem; melise zorla akpye oy verdirtti. ben sasirdim. bitti.

kisa kisa unutma

10 Haziran 2011

ozgur. saatlerce bak. konus konus. yolda gibi ev. yirtik kot guzel degil. anne cope at. mont. inci kupeler. sevgili videosu. kolyeleri taktim. e guzeller de. sonra gidicez. iki araba. dur kolyeleri de veriyim. ay yanlis yol. kaldirimdan don. gece. dur merhaba ve ozguru al. a bu arkadaki teyze kim. siktir git teyze lan. yerde hayvan surusu. gecsin de gidelim. kaplumbaga ustu hayvancik. kaplumbaga taksi herhal. kitle kapiyi ozgur aaay. hahaha ben gene burdayim teyzesi. kapali kapidan gecen kabus hayalet teyze.

uc gun ortaya karisik

09 Haziran 2011

dersine girdigim hoca fenciymis. bombos ama dolu amfi. on taraf olmasin diye arkadaki basamaga oturan ben ve birkac arkadasim. adamin hiiic bir dedigini anlamayinca, gizlice dersten kacmak ve dersi drop etmek icin gerekli merciyi ararken, mahir hocayla karsilasmak. o arada onurun ders kitaplari da koridorda yerlerde surunuyordu ve etraf oyle bir gecer ki hastanesi koridorlarina benziyordu. oncesinde kure icinde hapsolmus konusan ve hali hazirda hasta olan kiza yardim etmeye calisan kopegim elimdeydi. camdan ve parlakti. sus sus bakalim nesi varmis kizcagizin, yavrum yazik dedim ona. susup dinledik. kumas paravanlar ardindaydik, kitap fuari gibiydi neden bilmiyorum. sonrasinda bir ev, ama tamamen bulanik sisli olan biten. bir de en oncesi vardi sanki, ilk gun. onu tamamen unutmusum galiba.

kayip tarih (bir sali)

07 Haziran 2011

canakkale. bahceden ciktim, iki kisiyle. aslinda yoldan, saga dogru gidecektik. albayin oradan gitmek istedim ama ben, bir sey gorup de. iniyoruz. denizin ortasina ev yapmislar. yuksek beton duvari denizi nasil da kesmis, ufaltmis. yan yana su icinde temeller. insanlar almak icin bakip, inceliyorlar. ama nasil olur ki. yuruyoruz. biraz sonra satis ofisini goruyorum. adam. sordum. artik sit alani degil buralar dedi, bir seyler. uzgunum, icim bunaldi. kac ev yikildi, gerci bizimki duruyor ama. hani nerede o cocukluk yazlari. yurumeye devam ediyoruz. annemlerle ilerdeki avmde bulusacakmisiz. ismi turkbuku. bir suru var, kocamanlar. denize sifir. kolay bulamadik turkbukunu. ay guzelligin icinden gecip, sinirlenip, surgulu cam kapidan disari cikip, uc basamakta bir degisen ve sonu sandalye olan merdivenden asagi indik. sulara bata cika avmyi bulduk. tirmandik, tirmandik. cafedeyiz ama bunu gecip oburune gitmemiz gerekiyor. bir masa kalkip, yol acilmadan cikilamiyormus yalniz buradan. kapana kisilmis gibi ne bu sacmalik. duvar kosesinden atlayip, otomatik kapidan acik terasa dogru ciktik. koselerden de sular akiyordu taslara dogru. feng shuimsiydi. vu. cok modern, cok mistik ve.