erg

yuzen sehirden, karanlik eve

gemi seyahatindeyiz. icinde surlar olan bir gemi, yuzen sehir ya da. inmek uzereyiz, bir limanda. yanimda yanilmiyorsam zeynep var. yukari bir yere cikmam lazim ama benim. tuvalete gidecek olabilirim. merdivenler var. garip. yarisina kadar normal cikiyorsun. sonrasinda her basamak icin sagli sollu trabzanlardan iki kol cevirmen gerekiyor kendine dogru, ve yukardan iniyor sana basamak done done. onunden gecerken yakalamak zorundasin; kaciriyor ve islemi yeniliyorsun aksi takdirde. ustelik o kollar ayni anda ayni yone ayni sekilde donmeli. zordu cok. tik tik tik atiyorum kendimi basamaktan basamaga, zeynepi asagida biraktim. gemi yanasmak uzere, zamanimiz azaliyor. e gitme kizim tuvalete o zaman, ama iste belki de tuvalet degildi. cikamadim yukariya kadar; ortalarda bir yerlerde kendimi soldaki sahanliga attim. karsilikli iki kapi vardi orda, hic biri istedigim yere cikmiyordu ama.

sonra da evdeyim. bir yerden geldim, ev oldukca karanlik. benim odam eski evdeki annemlerin odasi. gardrop ayni mesela. yatagi bozmadan bir muddet uzaniyorum. aksamustu gibi bir vakit sanirim. iki arkadasim geldi. isiklar hala kapali, hava belli ki puslu disarda, soguk. karanlik var cok. perdeleri bile acmamisim ki. bir yere gidecekmisiz, beni almaya gelmisler. esya hazirlamam lazimdi, bavulumu bulamadim. evde yalniz yasiyor olduguma eminim, ama suralarda bir yerlerde babamin cantasi vardi, onu alayim bari diyorum. aradim, bulamadim. bulamiyorum.

yorum yaz