erg

surekli otellerde yasiyorum, artik oluyorum

otel odasindayim ben yine. birileri vardi ama sonra beni birakip ciktilar, ben gitmedim. oturuyorum. yazdi bence, hava temizdi ve guzel kokuyordu. etraf de fazlaca beyazdi. sehirde degildik gibi bir de, sayfiye. odada yiyecek hic bir sey yok. ama ben acim, etrafa bakiniyorum. mutfaga banyoya girise koltuklarin oraya, her yere baktim. en sonunda aslinda benim olmadigi icin yememem gereken ama cok ac oldugum icin yersem sorun olmayacagini dusundugum bir sey buluyorum, su anda hatirlamiyorum; alip yiyorum. telefonum caliyor sonra. onur ariyor beni. uzun zamandir konusmamisiz. aciyorum, gamze koseoglu hemen kalkip gelip beni aliyorsun diyor bana. a dur, istanbuldaymisiz. nerdesin ne oluyor diyorum, anlatamiyor uzun uzun ama mutlaka ve cabucak gitmem lazimmis, acil durum. e peki dedim, arabam yanimda, ve ciktim otelden.

bu defa hava puslu. hafif karanlik ve esiyor. aksam ve buyuk ihtimalle sonbahar. sahilden, limanin burnuna dogru yuruyorum, yanimda bir cift var. denizin ortasindayiz, burnun en ucunda, betonun uzerinde; duruyoruz. simdi burdan cikip, sol tarafimizda kalan ama gercekten de denizin orta yerinde olan evlerine gidecekler onlar. ben de nasil gideceklerine bakmak icin ordayim zaten galiba. taslar var. buyuk taslar. once duz, sonra derine dogrular, buyukce ve ters bir L harfi olusturuyorlar. onlarin uzerinden eve gidilebiliyor. fakat bugun biraz suya batmislar, belki de deniz yukselmis. ilerde bir kayikcik var. ordan bizim bulundugumuz yere bir ip gerilmis, galiba bu defa o kullanilacak. bildigin camasir ipiydi yalniz, mavi. onlar bir takim hazirliklar icindeyken, ben de dusunmekteyim. simdi bu ipe tutuna tutuna mi taslardan gidilecek. yoksa bu ipe asilinicak da cekicekler mi kayiktakiler, hm ama o zaman islanirlar, lan hava da soguk zaten. cikamadim isin icinden. ipi biraz cektik, yavas yavas o da asagi coktu. e iyi de bu eve hep boyle zor mu gidiliniyor nedir. heyallam. sonuca varamadan biz, uyandim.

yorum yaz