erg

oteldeyim, gemideyim

oteldeyim. cam kenarinda, yataktayim. oda genis, solda, ortada; odayi ikiye ayirircasina devasa bir kutuphane, maun. yanimda biri var, bi kadin. kim oldugunu bilmiyorum. butun ruya boyunca, kutuphanenin bize yakin bir rafindan cikip garip hareketler yapan erkek elinin aslinda nereden geliyor oldugunu dusunuyoruz. orada kimse olmadigini biliyoruz, ama el orda. ve eminiz, bir adam yok icinde. ama el var. muzikle ritim falan tutuyor mesela, biz konusurken el el seklinde konusmamiza katiliyor. anlamadim. anlamadik. uyanmisim.

gemideyim. yanimda onur var, ozlemi bulmaya gidiyoruz. guvertelerden guvertelere gectik. etraf cok kalabalikti, akdeniz seyahati gemisi filan gibi boyle, kocaman. birdenbire arkamizdan silah sesleri geldi, ust uste bir suru defa, yere coktuk, ne oldugunu anlamaya calistik. insanlar öldü uzakta, yerlere dustuler. siyah ve dar seyler giymis, ellerinde tufeklerle adamlar cikti ortaya bir suru. bagrislar, cagrislar. o bolum bir duvarla kapaniverdi, goremiyoruz artik. sadece ses var, diger tarafa gecemiyoruz. birkac tane ayri mevki varmis meger gemide, beyaz insanlari öldürmüyorlar. ölenler endonezyalilar. bu boyle gunlerce surdu, herkes deli, herkes kacak. etraf hastane odalari gibi, koridorlar var. bolumlere ayrildik, belirli yerlerde yasamaya devam ediyoruz. her sey ve her yer adamlarin elinde, ancak bize dokunmuyorlar. zaman geciyor, gunler. bir gun pantolonum yirtildi ve boyle dolasamam diye dusunerek uzerime siyah tshirtumu indirdim. olmadi, sort giydim, stand gibi bir yerde oturuyorum. is mi, bilemedim. adamlardan biri gelip, yanimda endonezyalilardan birine iskence etti. duvarin uzerinde bir bolum var, oradan bir sey cikmis. erismek mumkun degil, ama erismesini istiyor karsindakinin. e olmuyor ki, ne yapsin. öldürdü sonra onu da. herkes benim gibi. farkindayiz, goruyoruz ama bir sey yapamiyoruz. karmakarisik. baska bir gun, artik uzaga gidip buralardan kacicaz biz. bu defa yanimda melike var, otobuse bindik bir heyecan icinde, herkes ölmüs allahim otobusu minik bir cocuk kullaniyor. zaten geride oturuyor biraz, sofor koltugunun oldugu yerde degil. onunde bir masa var, kare, masada iki dugme. boyle mi gidiyor ki otobus. hm. ama konuyu irdelemedim. arkalara gitmis olan ve etrafi minik insanlarla kapli melikeye seslendim, yahu bu bir cocuk… melike geri seslendi: evet bir tek bunlar kalmislar, bosver isi biliyormus o, bir de mete var o da kucuk, ama ona bugun ulasamadik. gittik, gittik sonra. gemide, otobusle, kacmaya calistik. bilmiyorum sonrasini. ölmüsüzdür belki.

yorum yaz