erg

kedi kafali kursatli han

anneannem ve dedem merdivenden cikiyorlar, merdivenden balkona, cinarcik, yerler tas, boslukta duruyorum. merdivenin basindaysa, poposu duvara basi son basamagin ortasina dogru bir kedi yatiyor. domoya ya da tripoda benziyor. uyukluyor gibi gozukuyor. dedem en son sag adimini atti, kediyi yakin plan gormeye basladim, gozleri kapaliydi. dedem kedinin tam kafasina basti, simdi de yavas cekim izliyorum. kedi sanki plastikten oyuncak, basildi boyle kafasi, basildi basildi, dedem ayagini cekti, kedinin kafasi ezik kaldi. ben ciglik atiyorum. atladim, kucakladim. babam da ordaydi, ona dogru kostum, kedi kipirdamiyor, ben aglaya aglaya babama olayi anlatiyorum. kediyi sagdan ve soldan sikistirdim, yeniden icine hava almis gibi sisip eski haline geldi, ama zorla sanki. olucek mi ne oluyor. hala yavas cekimdeyim, kedinin gozleri yesil. salladim salladim, kendine gelsin bir sey olmasin istiyorum. birden bir silkelendi, duzeldi, elimden kacti gitti. yine de aglamam bi muddet kesilmedi.

han gibi bir yerdeyiz. kucuk dukkanlar, dovmeciler, minik tezgahlar filan var karsilikli. dar ve uzun bir han. bizim dukkanimiz sol kolda. babamla calisiyoruz. oldukca bohem bir hayata sahip oldugumuzu zannetmekteyim efendim, cunku boyle kocaman bir odada bir suru yatak var, orda sira sira uyumaktayiz geceleri bin kisi, peeeki. bitisik butun yataklar. once babamin yaninda yatiyordum, babam uyuyor ama. televizyon acik yukarda sag tarafta bir yerde tavandan asagi, ona bakiyorum. yan yatakta bir adam var, onun yaninda da kursat. kalkip adamla kursatin arasina gidip yatiyorum, adam uyuyor zaten; maksat televizyonu daha rahat gorup duyucam. izledik izledik, sonra bir seyler oluverdi boyle, sevismeye basladik. ses de cikarmiyoruz guyya. uzaktan bir sesler geldi, sonra babam da yataginda dondu. pat durduk, televizyona bakmaya devam ediyoruz, bogazimiza kadar yorgan. sonra yandaki adam bize arkasini dondu yana dogru, ve hem de gorunme durumumuzu kapadi biraz. e ondan istifade toparlandik, kocaman odada herkes de uyuyor zaten, biz de uyumusuz. sabah dukkandayim, vitrinler buyuk, her yer cam, ferah. karsidaki tezgahta kursat var. bi adam once bana bakti, sonra kursata, anladi mi ki, ne nasil ne oluyor. gidip bir seyler sordu. kursat da bana bakti uzaktan ve sonra adami onayladi. duymuyorum ama anliyorum. bu adam kesin dedikoducu, ama seviyoruz da kendisini galiba, yine de herkese yayicak simdi kesin dunku olayi. nedense bir rahatsizlik da duymadik ama. kursatla goz goze geldik, gulustuk. uyandim.

yorum yaz