erg

guzel ruyalar bolmesi, kat iki

bizimkilerle kavgali bir sekilde, nedense beyaz renk arabama binerek, dovmeciye gidiyorum. sag koldaki kocaman bir apartmanin hemen altina park edip, karsiya geciyor ve birkac kot asagi iniyorum. vardim, minik camli bir dukkan. unlu bir yermis, randevu da almisim bak onceden. gunlerden pazartesi. sabahin korunde gittim, bir kisi vardi. ona derdimi anlattim. oturttu beni bir koseye, zaten daha kimse gelmemis-mis. sonra ben bekledim bekledim, birileri yanima geldi, anlattim suraya su buraya bu diye, ve zaman gecti boyle, insanlar geldiler – gittiler. bir muddet sonra kizdim ve ben ne yapiyorum burda hala seklindeki sorumu yoneltmek icin kadinlarin adamlarin arasindan gecip, en yetkili gozuken ve buyuk ihtimal zaten dovmeyi de yapacak olan kadina vardim. bana carsamba gelmemi soyluyor kadin, a – a, ve sol kolumun dirsek uzerine de pat diye turuncu bir damga basiyor. “pardon?” diyorum sinirlenerek. “bir kere oraya yapilmayacak dovme, sabahtan beri ben size bosa mi konusuyorum, ayrica bugune randevu aldim allahala, ne munasebet, ne carsambasi” diye de devam ediyorum. kadina kizdim kizdim, kadin beni cok takmadi, ben daha cok kizdim, kadin susup kaldi. ne gelicem lan ohooo diye dusundum, gittim yerime cantami topluyorum, gidicem. ilginc bir sekilde ayakkabilarimi cikarmisim ben. giyiyorum. camdan yuksek topuklu ayakkabilarim var. dikkatlice giydim, ayaklarimi kesmesin diyeymis. deliyim bence, bir de onlarla araba kullaniyorum. ay bildigin incecik cam. pit pit pit kapidan ciktim, anahtarim elimde, arabama gittim. bindim.

sonra ben izmirdeyim. yalniz orasi izmir degil. sahane bir eve vardim, zeynepteyim. terasa ciktik. bir abi var evde, ama yetkin degil. zaten o abi degil kardes herhalde, topluca, hafif sinirli bir cocuk. bir kasik ve danette birakmisti terasa, ay ben hemen bir kasik yediiimmm, sonra anladim ki onun. geldi, beni seviyormus ama, guldum, gulustuk. hadi hadi dedi sonra zeynep, pat kendimizi disarda bulduk. inanilmaz bir rahatlik icinde yuruyoruz. sanki istiklaldeyiz ve tunele dogru gidiyor gibiyiz, etraf oyleydi. birazcik da buyukada havasi var sagda solda. agaclar, yesil, bir seyler. a. bir de zeynepin elinde bir ayicik vardi. boyle bildigin kucaginda unutmus, sokaga onunla cikmis. yuruyoruz, boooyle elde siyah beyaz peluscuk. salina salina. ay ama ben bu rahatligi anlamadim zaten, ne o sokak mi zeyneplerin, allahala, neyse. harita uzerinde odakule civarlarinda bir yerlerde, ama hala zeyneplerin sahibi oldugu izmir sokaginda; sergimsi bir yere variyoruz. gezdik gezdik, o arada sevgilim de geliverdi birden. beraber dolastik dolastik, tam bir merdiveni inerken isten bahsediyorduk mesela. e odemezlerde tazminatimi alirim ben de, dedi sevgilim. valla 2 milyarlik ise 45 milyar tazminat varmis, onu konustuk; sanirim turkiyede yasamiyorduk haliyle, bilemedim. zaten isten memnun degildin, iyi oldu biraktigin dedim; o arada disari ciktik. bir tramvay duraginin onune tam. muge varmis ayrica yanimizda, nereden de ciktiysa, zaten sevmem onu. o biniverdi tramvaya, ama biz kargasaya getirip binmedik. kis kis guldum. gulduk. zeynep saga sola baka baka onden, biz de sevgilimle beraber – beraber arkadan; bu defa eve dogru yurumeye basladik. yuruduk, yuruduk. cok iyiydik, ve cok mutlu.

yorum yaz