erg

neden gelmiyorsun neden, neden, nedeeeeen

bir turlu yikilamayan eski evimizdeyiz, ev kalabalik. bir suru kisi var, gece bizde kalinmis, simdi sabah. mutfaga gidiyorum, melis bir seyler yapiyor orda. birden minik kahve siyah tuylu kedimsi ama fare buyuklugunde bir hayvan cikti ortaya, a dur bakiym, iki tane, lan, uc. huseyini cagiriyorum. duymuyor mu nedir. mutfaktan basimi uzattim, salonun uzak kosesinde oturuyor cam kenarinda, gene seslendim, bakmadi bile bana. sinirlendim, ayaga kalkti, tuvalete dogru gidiyor. o arada melis minik cigliklarla ne yapacagimiza karar vermeye calisiyor; ay ben de sesleniyorum sesleniyorum, adamin umrunda degil. gittigi yerden geri dondu yine koltuguna oturdu. cok cok kizdim, agzina sicicam. sahne atladi sonra, ayni gun, odadayim yatagin uzerinde. yerde bilgisayarin basinda chris var. bir sey odeyecekmis, bana kredi kartini verip numaralari okumami istiyor. kredi kartinin boyu boyle yarim metre falan, iki elimle tutuyorum. okumaya basladim. yanlis yunlus okuyorum, duzeltmiyorum da ustelik. ay bu arada annemler gelicekler eve, artik bu insanlarin hepsi toplanip gitmeli. gel gor ki mayisik ve pijamayla herkes. pf yani.

cinarciga benzeyen bir yerdeyim, kapi agzinda duruyorum. bir cocuk var yanimda, sen yuru ben esyalari alip gelicem dedim, gitmeye basladi yokustan yukari dogru. melis var yine. cocugu begenmis o, durdugumuz o daracik yerde hem de is yapmaya calisirken cantasindan hop bir seyler cikartip suslenmeye basliyor birdenbire. cocuk sonra arabayi bosver metroyla gideriz diye seslendi bana dogru, ama o arada arabanin icindeydi ve geri geri gidiyordu filan.

oldukca kalabalik bir grup halinde, bir yerlerden donuyoruz. okul gezisi ya da turistik tur gibi, cok detay hatirlamiyorum. ama birden kosa kosa metroya yetismeye calisiyorum ben. baska kosan nadir kisi var gruptan. deliler gibi kostum yerin altina dogru, once yollardan sonra yuruyen merdivenin basamaklarini ucer beser atlaya atlaya. ben bindim, iki kisi daha, ve kapilar kapandi. ilerlemeye basladik, gruptaki diger insanlar perona henuz giriyorlar filan. sonra da kafamdan neyse bir sonraki durakta bulusucaz nasilsa diye geciyor. be kadin, o zaman neden kostun.

yine arabadayim. yanimda melis. (bu aralar ruyalarimin demirbasi oldu kendisi, islevli islevsiz surekli yanimda, nedir anlamadim) soldan bir minibus inanilmaz yakin gecti, popomuzu ve aynamizi vurduk adama. sonra yine yoldayiz ama bu defa melis kullaniyor. aniden arka koltukta uc kisi belirdi, ama boyle cingene, evsiz, hirsiz, deli vb. gibiler ve ben onlari tanimiyorum. inin lan. inmiyorlar. el frenini cektim lank diye, melis napicani bilemedi, kontagi kapadim. bir kargasa oldu, asagi indim, bunlari arka kapilardan ceke ceke indirmeye calisiyorum. indiler ama bu defa da ayagima koluma dolaniyorlar, ay birakin ay. sofor koltuguna gecmeye calisiyorum, itiyorum gitmiyolar, kaciyorum gitmiyorlar. ay nefes alamiyorum. olmuyor olmuyor, itis kakis. eeeh dedim, uyandim.

sevgilimi gordum. orada degilim, ama izliyorum, film gibiydi. inanilmaz koseli karemsi bir arabada, ve araba deli ses cikartiyor. rengi once yesil, sonra mavi, durup durup renk degistiriyor. ay cok koseli ay, ufacik da bir sey. sevgili garaj gibi bir yerden yola cikti, koseyi dondu. bu kadar. ama ileri geri ileri geri sariyormus gibi, ayni sahneyi on kere filan izledim. ilgincti.

goruntusuz ama duygu seklinde de bir ruyam vardi bu gece. burak istanbuldaymis meger, gitmemis. icimdeki his, direkt: neden gorusmuyoruz lan. cevap bulamadim. yine uyandim.

yorum yaz