erg

gunesin tam arkasinda

kare genis bir oda. solda iki tane kapi var ve ikisi de ayni yere, yan odaya aciliyorlar. kapilarin onlerinde, ciftli, camekanlar, adam boyunda. ortam, karanlik. odanin alt kosesinde, ortadayim, kapilar solumda, yuzum karsiya donuk, yerde oturuyorum. sevgilim iceri girdi, tuvaletteymis az once. bana gelip, kafasinda beliren seyi anlatiyor. gunesin tam arkasinda ne var sence, dedi. anladim, soru sormadim. biraz dusunup: bize gore onlar mi kim, yoksa onlara gore biz nerdeyiz mi, diye sordum. beraberce, hm yaptik. yanimdan kalkip, yan odaya dogru ilerledi sevgilim. camekanlarin birinde yari ciplak ayakta durmakta olan kadin, tek eliyle kapiyi iterek, camdan kafasini cikartti ve arkasindan seslendi. “senin kedilerin yuzunden oluyor bunlar, senin kedilerin, senin kedilerin…” cevap gelmedi ve yineledi kadin cumlesini. sevgilimin yuzunu goruyorum uzaktan, hala sessiz ama kiziyor aslinda, anliyorum. onume dondum, odanin karsimdaki ta diger ucundan bana dogru uzanmakta olan ve yarisi orulmus kalin halata bakiyorum, ucu elimde. parca parca kalin ipler, hepsini tutuyorum. etraftaki diger insanlar sessiz. ormeye kaldigim yerden devam ediyorum.

yorum yaz