erg

en guzel ruyalarimdan

bayulgenin programi, bu defa interaktif ancak, ve koridorlarda geciyor. okul ya da hastane koridoru gibi dusun, uzun, dar. cok fazla insan var, kalabalik, samimi. sanki festival gibi, gosteri gecisi, kortej. yanimda bir kiz ile, bir koridorun sag kosesinde, oturuyor ve izliyorum. kizin melis olma olasiligi yuksek. huseyin programa dahilmis, o anda yeni bir mesaj aliyorum. “az vaktimiz var, bir arabanin arkasinda gecicez biz de birazdan, el salliycaz” iyi de ben huseyinle hic karsilasmamisim ki, yuzunu nasil cikarticam. etrafi incelemeye basliyorum. biraz zaman geciyor, yanibasimiza iki adam gelip oturuyor. gulup konusuyoruz, adamlarla tam ilgilenmedik. ama cok yakinimizdalar, seslerini duymuyor – yuzlerini gormuyor olmak; mumkun degil. adamlardan bir tanesi, benim sol caprazimdaki, cok uzun boylu, boyle kocaman bir adam. onun huseyin oldugunu biliyorum icten icte. bir sey soylemedim. zaten cok gurultu var. sonra birdenbire, o tarafa yuzumu hic cevirmeden, durup dururken, konusmami bile kesmeden, adama kocaman sarildim. adam geri sarilinca, huseyin oldugunu, hakli oldugumu anladim. o guldu, ben cok guzel hissettim. buyuk, sicak, sahane kucaklasmaydi, gozlerinin alti biraz cokmustu, uzerimde kisa siyah esofmanimla komik coraplarim vardi ve onun bacaklari cok uzundu. gobegimi sikistirma dedim, kucuk turuncu fanta yastigim da oradaydi, huseyinin yanindaki arkadasi biraz hamstera benziyordu. boyle hep gulduk, ben cok guvende ve acayip mutluydum. cok guzel ruyaydi.

sonraki ruyamda buraga gittim. aramiz bozukmus ve ben kalkip uzunca bir yolu asip evine gidiyorum. burak evde yok, kapiyi annesi acti. ben bekledim. geldi sonra burak, ama benimle hic ilgilenmedi, hol cok genisti ve sadece arkasini gorebildigim rengarenk eski bir bmw vardi odanin orta yerinde, a evde araba var dedim kendi kendime, sonra da gittim. aramiz duzelmedi. apartmandan asagi inip, kocaman bir cimenlige ciktim. genis bir yerdeyim, etrafta apartmanlar var ama, yine de sayfiye gibi bir yer. tarlalar var. solumdaki uzun cimen yoldan melis geliyor bana dogru. once deniz tarafina indim diye asagiyi gosteriyor, ordan yukari ciktim. ben de evi nerden buldu ki diye meraktaydim zaten, acikladi. tamam. e hadi surdan gidelim bari diyoruz. bir cicek tarlasi. cicekler o kadar yuksek ki. saplari mavi ve ustleri pembe, koyu pembe. aycicek boyundalar, bir suruler. once yurumeye basladik, sonra ben birden dibe coktum, derinlesti, sanki denizdeyiz. ayagim boyle yosun gibi bir seye degiyor, aman diyorum melise, yurume, hadi yuzelim. ciceklerin icinde yuzduk. karsiya gectik. gittik.

yorum yaz