erg

cilek birasi

genis bir dairedeyim, bir telefon gelicekmis bana, bekliyorum. bahar ortasi gibi, ama hava kapaniyor birden ve kar yagmaya basliyor, fazla ve cabuk yagdi ve her yer karla kaplandi. daire oldukca yuksek bir katta, neredeyse her cephesi cam ve disarda asagiya dogru inen bir bayir var. bembeyaz olmus, cok guzel gozukuyor. ruzgar da cikmis hem, beyaz noktaciklar ucusuyorlar ucusuyorlar, insanlar da var. sevgilimin orda da ne bicim yagiyordur simdi diye dusunuyorum ben, ayni anda ondan bir suru fotograf almaya basliyorum, sahaneler hepsi. dairenin kapisindan cikinca, bir hole ve holden de baska bir yere variliyor. sikildim telefonu beklemeyi ve ordan gittim, yanimda da bir kadin var. yuruyoruz holden, diger acikliga ciktik. bildigin kaplica lan burasi, ev kaplicasi peki. boyle havuz var icerdeki bir odada, ama havuz gibi de degil, sanki normal dairenin yerlerine mermer kaplamissin gibi dusun, sagda solda kurnalar falan, ve yerde de yarim metre su. oyle duruyor, dagilmiyor, bir yere gitmiyor, daire sudan olusuyor. garipti, ama muhtesemdi. gectim arka odadaki bolume, bir kadin yol gosterdi bize, oooh sicak sicak ve disardaki kar pencerelerden gozukuyor filan. ne rahattim. ne guzeldi.

restauranttayiz, bahce kisminda. agaclar arasinda, ahsap ama rahat bir masadaydik. detay hatirlamiyorum, ancak yemegin sonuna dogru masamiza serra geldi. canim cok ozlemisim, yalniz elbisesi inanilmaz cirkindi. boooyle siyah beyaz, kabarik, dantelli mantelli, ay. neyse hesabi aldik, o arada garson bize o aksamin bilmemne bilmemnesinde 62. oldugumuzu ve karsiliginda yuzumuze dogru tutuyor oldugu iki kavanozdan birini hediye olarak alabilecegimizi soyledi. serra biliyormus guzelini, sevgilime donup, cilek birasini alin dedi. tamam dedik, serra ve sevgilim benim karsimda oturuyorlar. kavanozu hafif havaya dogru kaldirip ne var ki lan simdi bunun icinde hm seklinde baktilar. ben de o arada pembe mi ki simdi bu, goremiyorum ben burdan tam – diye dusunuyordum, hatirliyorum.

yorum yaz