erg

akide – sizsiniz

akidecinin disinda oturuyorum. inci gibi bir yer. yuvarlak minik masalari var, girise sirtim donuk ama kocaman camlarinin yanindayim. arkami donup iceriyi gorebiliyorum. oldukca los, hatta karanlik bir yer, eski belli. kalabalik da. kasayi goruyorum, bir kiz calisiyor, uzun tezgahin kose kisminda, ortada. niye hep boyle acaba, taninan bilinen koklu yerler neden hep los diye dusundum. kasa kizinin tam arkasindaki panoda, simdi ismini hatirlayamadigim ama ruyamda arap baci sakizi diye isimlendirdigim o eski sakızlarla, akidesizsiniz yaziyor. boyle kolye gibi. slogan bin yillik zaten, herkeste var ama bunlar onceden akil etmisler, pizza hut da acun da burdan calmis, belli. masamdaki ise yeniden odaklandim. onumdeki gazeteyi katlayip uzerine bir seyler yazmakla mesgulum. annem babam filan da oralarda bir yerlerdeydi, sokagin karsi tarafinda ilerleyen kortejin icinde gittiler, kayboldular. gazeteyi uygun sekilde bir dikdortgene cevirebildigimde, gogsume asicam. sanirim ilan tahtasiyim. garipti. birden biri gelip basimda durdu. tiknaz cirkin biri, kel boyle. dibimde durdu gitmiyor, hemen yanibasimda. iki tane cantam var yan sandalyemde, bir de masa uzerindeki esyalarim. anlamadim, onlari korumaya ve geleni uzaklastirmaya calisiyorum. ben oturuyorum, o ayakta, itisiyoruz. git git dedim, daha da yapisti. imdat imdat falan diye sesimi yukselttim, sokaga benden daha yakin bir masada oturan yesil kazakli adam beni duydu. bi hisim uzerimdeki manyagi benden cekti. beraber yere yuvarlandilar, duserlerken bilegine bir sey batirdim. kufrettim. iceri girip herkesi birbirine katarak bilegine bandaj yapip, kacti. ben sakinlesmek icin biraz daha oturdum. sonra kalktim, yuruyorum. bir ilan gordum, bir kitap kapagi. turuncu. uzerinde siyah buyuk korecemsi kelimelerle – ama latin alfabesiyle, bir isim yaziyor. a oha. okudum. deminki manyak iste, bu yazar. e taniyorum da, ha deli peki. dusune dusune yurumeye devam ediyorum. bir sokak cafesi masalarinin icinden gectim yine. sol masacikta kor bir kadin var. hemen yanindakinde de kor bir adam, ve karsisinda da deminki manyak ama bu defa kadin kiliginda. karisi gibi davrandi, adami kaldirdi aldi gidiyorlar. yuzu vucudu bilmemne, degisiyor hep. ama ben bilegindeki bandajdan taniyip, anladim. ay asil kadin orda masada kaldi bir basina. gidiyorlar, ben de peslerinden. yokus iniyoruz. adamda pardesu var, guzel bir siyah gozluk ve pit pit hani yerde yon aranan sopacik. karisi da cok hostu zaten. sahane bir kor ciftler aslinda. bizim obsesif beni tanidi. ben de ne yapmaya calistigini anladim. yeni kitap icin, olabilecek en absurd ve merhametsizce hikayecik denemeleri. hep sonuca varan gercek yasam tiyatrocuklari, sonuclari biriktiriyor herhal. yokus inmeye devam ediyoruz. demin keldi, simdi kut siyah saclari var bak. e sacma ama. neyse. amca eve goturuyor bizimkini. e tanimayacak mi ki – diye dusunuyorum icimden, anlasilmasin diye sesi boyle kisik tamam, zaten pek de konusmuyor, ama sevisseler mesela, teninden vucudundan. hem sonra kokusu filan. anliycak lan iste. eve girmediler, hemen karsi kaldirimdaki bankta biraz oturup, opusup sevistiler. adam anladi sonra. bizimki kacti. ben izledim.

yorum yaz